Sizden Gelenler

Simli Resim



BİR FIKRA DA BENDEN
TÜRKÇE DE BİLMİLER!!!.
- Bursa ya taşınan Elazığ lı bi aile,komşularına misfirliğe gitmiş.
Sohbete ev sahibi Bursalı bey başlamış: -'Sizin Elazığ da çok başlık parası istiyorlar mı? - Bizde başlıh parası istemiler ki!!. - 'Ya ne istiyorlar?. -'Pazarlık için ufah tefek şeler istiler..!! -' Ufak tüfek mi istiyorlar?... -' Eee tabi, Sizin orası terör bölgesi tabii.. -'Yoh babam yoh.. hır heşek istiler.. -' Kırk eşşek istiyorlar haaa. Hem tüfek hemde kık eşşek!... Bakmışki kocası ile Bursalı arasında bu 'körler sağırlar birbirini ağırlar' muhabbeti sürecekte sürecek, Elazığlı hanım ayaklanmış: - 'Gel anam gel... bu Bursalılar türkçe bile bilmiler... Gahın evimize gidek.!!!
Alınıtı: Süleyman BİLGE Baskil Malmüdürü



ÜNLÜ DÜŞÜNÜRLRDEN HAZIR CEVAPLAR  
Dünya nimetlerine ehemmiyet ermeyen yaşayış Ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. 
Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı erir: - 
Ben çekilirim 
)( )( )( 
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Sheaksper' a gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur: - Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın 
)( )( )(
 Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye hasımlarınından biri: - Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi? Galile: - Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, sizinkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı? 
)( )( )( 
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek: - Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapd etmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, 
Napolyon: 
- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
 )( )( )( 
Bir toplantıda bir genç M. Akif küçük düşürmek için: 
- Afedersiniz, siz veterinermisiniz? demiş. 
M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı ermiş: - Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
 )( )( )(
 Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
 - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der. 
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der: - Bizde onlara yaklaşıyoruz. 
)( )( )(
 Bir filozofa sormuşlar: 
-Şansa inanırmısınız? 
Filozof:
- Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım

)( )( )(

 Amerikali bir adam ise , Çinliyle alay ederek sormus: 
-Mezarlariniza koydugunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek?
 çinli, başını kaldırmadan cevap ermis:
 - Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
 )( )( )(
 ATATÜRK ün yanına ziyarete gelen iran kralı sohbet esnasında sürekli Atatürk e laf göndermesi yapmaya çalışır Ve tam kahve içeceklerken askeri kazayla kahveyi Atatürkün üzerine döker 
İran kralı; 
-Sayın Atatürk Türk milletini iyi eğitememişsiniz.
 ATATÜRK: 
Ben türk milletine her şeyi öğrettim Ama bir uşaklığı öğretemedim 
)( )( )( 
Komedyen Eddie Cortar'a,
 -Hastalanınca ne yapmak gerekir? diye sorulduğunda: 
-Mutlaka doktora gidin demiş. Zira doktorun yaşaması gerek. Verdiği ilacıda alın, çünkü eczanecinin de yaşaması gerek. Fakat ilaçları sakın içmeye kalkmayın, zira sizinde yaşamanız gerek 
)( )( )(
 bir tiyatro oyunu sırasında seyircilerden bir sahneye hıyar atar nerden bulmuşşsa ...
hıyarı gören ISMAIL DUMBULLU:
 -beyfendi kimliğinizi düşürdünüz der

)( )( )(

 Yavuz Sultan Selim zamaninda, Iran Şahı Padişaha kiymetli müceherlerle süslü bir sandik hediye gönderir. Sultan Selim Sandiğı açar. Içinden çesit çesit degerli taslar, kiymetli atlas, kadife kumaslar çıkar.Fakat bir de pis bir koku yayılır. Dehset bir koku, herkes burnunu tıkar. Neyse en alttaki bohçadan insan pisligi çıkar Yani Osmanliya acayip bir hakaret!!!!! Veziri: 
-Cihan padisahi emir ver gereğini yapalım der. Ancak Yavuz Selim Ayni sekilde degerli mücevherle  ve kumaslarla süslü bir sandik hazırlatır Içine o zamanin Osmanli Istanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatır, en altina da küçük bir pusula ve bir satir yazi. Gönderir. Şah sandigi açar. Açtikça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum görür Anlam veremez tabii. Bizim elçimiz önce yer  sonra oradakilere ikram eder sonrada  Kutunun içindeki pusulayi Sah okur ve şöyle der: "Herkes yediginden ikram eder" 
 )(                 )(                  )(
Psikologun Ofisine Asistanı Acele ile içeri girmiş ne oldugu anlayamayan doktor asistanına sormuş Asistan:
 -Doktor Bey Dışarıda Kendini Napolyon Sanan Bir Deli var Sizi Görmek İstiyormuş. Bunda Şaşırmayan Doktor 
-Eee Nolmus Bunda Sorunu Neymıs? 
Asistan 
-Onda Bişey Yok Ama Arkasında Kendini Napolyonun Askeri Sana 250. Kişililik Bir Ordu var. der.

ALINTI: 
Sinem (NARÇİÇEĞİ)


İHTİYAR
Geçen gün geçerken bir dağ köyünde; Oturmuş bir ihtiyar; eşik önünde. 
Pek yaşlı olacak bembeyaz sakallı 
Gözleri benimle alakalı. 

Tam önünden geçerken aniden durdum.
 Bir selam verdim. Hal hatır sordum. 
Dedim;-‘Selam amca durumun nasıl?’ -İhtiyarladık evladım dertler oluyor hasıl 

Arkadaki harabe. Evi olmalı. 
Bu anı görenin gözü dolmalı 
Dikkatimi çekti. Harabenin kapısı aralık
 Işık almıyor içerisi zifiri karanlık.
 
Dedi :’’-Gel evladım otur yanıma 
Sana çay getirsin,söyleyeyim hanıma 
Dedim iyi olur soluklanırım hem 
Çayımda açık olsun,koymayın fazla dem 

Ben kabul edince pek mutlu oldu ihtiyar Dedi:’’Çok sevindirdin beni olasın bahtiyar.’’ Başladı anlatmaya eskilerden bir bir… 
Laf arası dedim:’’-Amca bu halin nedir?’’ 

Dedi’’-Sorma evladım bu dağlarda kalmışız tek’’ 
Ama çok şükür karnımız tok; sırtımız pek. 
O ara yaşlı teyze getirdi; birazcık yemek Belliki çok uğraşmış çok çekmiş emek.
 Biraz peynir biraz ekmek biraz zeytin… Dedim :’’-teyze niye yordun kendini ne zahmet ettin. 
Dedi:’’-olur mu oğul misafirsin sen afiyet olsun 
Yoldan geliyorsun açsındır karnın doysun. 

O ara ihtiyar pek huysuzlaştı. 
Bir parça ekmek aldı belli ki açtı. 
Dedi:’’-Haydi Oğul ye. Karnını doyur. 
Hem çok oldu dolduralı çayını çayında soğuyor. 
Bir parçada ben aldım kovarken arıları. Yazıktır. Üzmeyelim dedim ihtiyarları. Dedim:’’-Allah razı olsun iyice doydum!..’’ Fazla durmadım orda yola koyuldum. 
O ihtiyar çıkmadı Aklımdan bu güne dek. Yine oturuyor mudur acep.. orda tek. 

ALINTI: ONUR SONGÜN 
BASKİL LİSESİ 11/B SINIFI
 BASKİL LİSESİ DERGİSİ SAYI-2


FIKRA

Trenle yolculuğa çıkan biri kayserili biri Amasyalı biri Malatyalı ve biride baskilli olan 4 arkadaş hem sohbet ediyor hemde beraber getirdikleri yiyecekleri yiyorlarmış.
Kayserli yiyecek paketini açarak beraber getirdiği pastırmasından birazını yedikten sonra geri kalanını dışarı atar olaya şaşıran  baskilli arkadaşı :
- Ya niye attın günah değilmi? der. Ancak Kayserili:
- Bizde bundan çook var diyerek umursamaz bir tavır sergiler. Bu defada Amasyalı arkadaşı paketinden bir elma çıkarır ve birazını yedikten sonra kalanını dışarı atar: Baskilli yine  :
- Ya niye attın günah değilmi? der. Amasyalıda ona:
- Bizde bundan çook var diyerek umursamaz bir tavır  sergiler.
   Tam o sırada Malatyalı arkadaşı hemen yanındaki baskilli arkadaşını dışarı atar:
Bu defada kayserili ve amasyalı arkadaşları Malatyalıya kızarak :
-İyide sen niye bu baskilli arkadaşımızı dışarı attın der.
Malatyalı ise gülerek:
-Boş veeer  bizde de bundan çok var 

ALINTI: (TEKÇİ) ERHAN KOCABABA

 
Facebook beğen
 
 
Bu Siteyi Toplam 18130 ziyaretçiziyaret etti
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol